Bebeklikte görülen gastroözefageal reflü ( GÖR ); yemek borusunun mideye açıldığı son kısmındaki kasın tam gelişmemesi sonucu, içtiği süt veya diğer gıdaların yemek borusuna veya ağıza geri gelmesidir. Kusma ile sonlanmayabilir.

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Tuğçe Tülümen’in bebeklik reflüsü konusundaki görüş ve önerilerini derledik:

Bebeklik döneminde GÖR sıktır, ancak bu durum genellikle patolojik değildir. Bebeklerin %60-70’inde regürjitasyon (mide içeriğinin yemek borusuna geri gelmesi) vardır. 

Süt çocukluğu reflüsü (infant reflüsü) sıklıkla hayatın 1. ayından itibaren görülmeye başlar, 4-6 ay civarında iyice belirginleşir,

bir yaşından sonra çoğu, iki yaşında neredeyse tamamı düzelir.

Bulgular:

Küçük bir grupta devam eden infantil reflü sıklıkla beslenme sonrası regürjitasyonla kendini gösterirken, huzursuzluk, vücudunu germe, kafasını arkaya atma veya yana çevirme, aşırı salya akıtma, sık hıçkırma, ağız kokusu, bükülme ve kıvrılma hareketleri, tıkanma, öğürme ve beslenmeyi reddetme belirtileri ve sonuçta iştahsızlık, anemi gelişmesi gibi bulgular da tabloya eşlik eder.

Ancak daha büyük çocuklardaki GÖR kronikleşmeye eğilimlidir ve erişkinlerdeki reflüye benzer. 

Çoğunda tamamen düzelme olmaz. GÖR’de genetik yatkınlık da söz konusudur. GÖR’e bağlı solunum sistemi yakınmaları da yaşa bağımlı olarak değişir:

  • Bebeklerde obstrüktif apne, stridor ve tekrarlayan hışıltı atakları, ses kısıklığı, ses kalınlaşması görülebilir.
  • İnatçı hışıltısı olan (persistan ‘wheezing’) küçük çocuklar GÖR açısından da değerlendirilmelidirler. 
  • Orta kulak iltihabı, sinüzit, adenoid hiperplazi, boğuk ses, vokal kord nodülleri ve ses tellerinde ödem de GÖR ile birlikte olabilen diğer durumlardır. Buna karşın büyük çocuklardaki GÖR’e bağlı solunum sistemi belirtileri sıklıkla astım veya larenjit, sinüzit gibi hastalıklar ile ilişkilidir. 

Kusma eşlik etsin veya etmesin tekrarlayan regürjitasyon, beslenme reddi, kilo kaybı veya az ağırlık artışı, geviş getirme hareketi, huzursuzluk, kronik kusma yakınması olan bebeklerin ayırıcı tanı yönünden değerlendirilmesi sırasında 

süt ve diğer besin alerjileri, 

konjenital pilor stenozu, 

bağırsak tıkanıklığı, 

enfeksiyonlar, 

doğuştan metabolizma bozuklukları, 

böbrek hastalığı (hidronefroz) 

kafa içi basınç artışı gibi diğer hastalıkların da dikkate alınması gerekir. 

TEDAVİ:

Reflüyü engellemek için bebekleri sık sık az az beslemeli, mama alan bebeklerde antireflü mama tercih edilmeli. 

Bebeği besledikten sonra gazı mutlaka çıkarılmalı, bebeği hemen yatırmamalı, 15-20 dakika kadar dik pozisyonda tutulmalı. 

Başı ve gövdesi 30 derece kadar yüksekte olacak şekilde sol yan veya sırtüstü yatırılmalı. 

En iyi pozisyon yüzüstü yatmaktır fakat baş kontrolü yeterince sağlanana kadar boğulma riski nedeniyle dikkatli olunmalıdır. 

Bütün bunlara yanıt vermeyen olgularda ilaç tedavisi düşünülmelidir.

Önceki İçerikHamilelikte balık yağı ne kadar önemli?
Sonraki İçerikÇocuklarda “Gece terörü” nedir ve nasıl önlenir?