Bir bebeğin dünyaya gelmesi 9 ay sürer, bu sürecin sonucunda doğum gerçekleşir. Ancak bazen 9 aylık bu süre tamamlanmadan doğum kendiliğinden gerçekleşebiliyor. Bu durum annede ya da bebekte gelişen bazı sağlık problemleri ya da doktorların doğumu erken gerçekleştirmeye karar vermesi nedeniyle ortaya çıkabiliyor. 37’inci haftadan önce gerçekleşen doğumlara “prematüre doğum” adı verildiğini söyleyen Uzm. Dr. Sibel Kılıçaslan, doğum sürecinin 35, 32, 28 hafta gibi daha erken sürelere indikçe doğum sonrası yaşanabilen sorunlarında aynı oranda arttığının altını çiziyor. 

Sibel Kılıçaslan, prematüre bebeklerin doğum sonrası yaşadığı sorunlardan birinin solunum sıkıntısı olduğunu belirtiyor. Bebeğin akciğerlerinin dış ortamda kendisi solumayı sağlayacak şekilde gelişmediği için doğum sonrası oksijen veya solunum cihazlarına ihtiyaç duyabileceğini söyleyen Kılıçaslan, düşük vücut sıcaklığı olan hipoterminin prematüre bebeklerde görüldüğünü, normalde bebeğin doğum öncesi son aylarda cilt altı yağ dokusunun arttığını, ancak erken doğum dolayısı ile bebeğin kilosunun azlığı nedeniyle vücut ısısını muhafaza edemediğini ve bu nedenle uzun süre kuvöz içi sıcaklığa ihtiyaç duyduğunu belirtiyor.

Prematüre bebeklerde enfeksiyon riski yüksek

Prematüre bebeklerde doğum sonrası beslenmenin büyük problem olduğunu söyleyen Sibel Kılıçaslan, “Yaşanılan sorunları bebeğin yeterince emme refleksinin gelişmemesi veya emecek gücünün zayıf olması, emilen sütün yeterince sindirilememesi ve bu sebepten kan şekerinin düşme eğilimi olabilir. Bağışıklık sisteminin yeterince gelişmemesi nedeniyle prematüre bebeklerin enfeksiyona eğilimlerinin oldukça yüksektir ve bu bebeklerde sarılığının erken başlayıp kısa sürede tehlikeli seviyelere çıkabilir” diye konuştu.

Prematüre bebekler oksijen almak ve ısısını muhafaza etmek ve sarılık tedavisi dolayısı ile günlerce kuvöz içinde ve yoğun bakım ünitesinde kalabiliyor. Beslenmeleri yeterli olmadığı için serum ve burun sondasıyla beslenme ihtiyacı duyabiliyor. Bu durumlar ile karşılaşan ailelerin bebeklerin doğdukları hastane ve çalışan personelin yeterliliği konusunda şüphede kaldığını ve bebeklerin kuvözde kalış süreleri uzadığı takdirde diğer yoğun bakım ünitelerine sevkleri söz konusu olduğunu belirten Dr. Kılıçaslan, “Halbuki doğum öncesi ve doğum sonrası gebelerin ve doğan bebeğin dikkatli bir şekilde takibi, doğum sonrası yaşanabilecek riskleri minimuma indiriyor ve prematüre doğumlar kabus olmaktan çıkıyor” dedi.

Prematüre bebeğin odasında ısı muhafazası sağlanmalı

Sibel Kılıçaslan, prematüre bebeklerin sağlıklı gelişimi için yapılabilecekleri ise şöyle sıralıyor:

• Doğum doktoru ile çocuk doktoru iletişim halinde olarak mutlaka anneye doğum öncesi akciğer olgunlaşmasını destekleyen ilaçların yapılması sağlanmalıdır.

• Doğum sonrası hem çocuk doktoru hem de hemşireler bebeğe fazla invazif girişimler yani kan almak, hortumla uzun süre ağız, burun temizlemek, vücudu doğum sonrası yıkamak gibi yani bebeği doğum sonrası strese sokacak girişimlerden kaçınmalıdır. Isısı hemen sağlanmalı, minimum ellenmeli ve steril çalışılmalı, kısa sürede beslemeye geçilmeli, oksijen tedavisi sadece gerektiği kadar verilmeli ve kuvözde ve hastanede gerektiği kadar tutulmalı, en kısa sürede anneyi emmesi ve taburcu edilmesi sağlanmalıdır.

• Ev ortamı steril hale getirilmeli, ziyaretçi kontrollü sayıda olmalı, bebeğin odasında yeterli ısı muhafazası sağlanmalı, anne sütü vazgeçilmez olmalı, aşılar ve aylık kontroller düzenli olarak yapılmalıdır.

Kaynak olarak https://www.hurriyet.com.tr/aile/premature-bebeklerin-saglikli-gelisimi-icin-nelere-dikkat-edilmeli-41663705 sayfasından yararlanılmıştır.
Kaynak sayfa Yayın zamanı : 2020-11-16 13:29:10

Önceki İçerikMaskenin cildinizdeki olumsuz etkisini bu şekilde önleyin
Sonraki İçerikPandemi sürecinde prematüre bebek bakımının 8 önemli kuralı