Çocuklar depresyon belirtilerini yetişkinler gibi göstermezler. Genellikle eyleme vurma ve bedensel şikâyetlerle depresyon belirtilerini gösterirler.

Çocuklardaki depresyon genellikle;

aşırı sinirlilik,

içe çekilme,

üzgün bakış,

daha öncesinden zevk aldığı uğraşlardan zevk alamama,

kazanılmış işlevsellikte geriye dönüş,

çabuk sinirlenme,

gün içerisinde ara sıra ağlama,

aşırı hareketlilik,

okul başarısındaki düşüş, uyku problemleri;

uykudan korkarak uyanma,

yalnız uyuyamama,

iştah problemleri,

kendine güvensizlik,

olayları olumsuz değerlendirme,

aşırı hassas, alıngan ve abartılı yorum ve tepkilerin olması (bağırma ya da ağlama gibi),

olaylar karşısında kendini suçlama,

ölme ya da yaşamama isteğini dile getirmesi,

notlar yazması,

arkadaş ve sosyal çevresinde uyum güçlükleri,

oyuna ilgisinin azalması,

okul ve ailede bazı problemler şeklinde görülebilir.

Fiziksel şikayetler

image

8 – 9 yaşın altındaki çocuklarda duygularını anlama ve açıklama açısından sınırlılıklar söz konusudur. Bu nedenlerle çocuk sıkıntısını aşırı öfkeli, saldırgan, içe dönük ya da fiziksel şikâyetlerle gösterebilmektedir.

10 yaş üstündeki çocuk ve ergenler ise, yetişkinler için geçerli olan depresyon belirtilerini gösterebilirler.

Kızlarda daha fazla 

image

Ergenlik çağından itibaren depresyon oranları kızlarda artarken, erkeklerde bir fark göstermemektedir. Ergenlikte özellikle fiziksel değişiklikler duygusal gelişimde etkili olmaktadır. Çünkü bu fiziksel değişiklikler benlik saygısını etkilemektedir.

Kızların kilo almama, ideal ölçülerde olma gibi istekleri olurken, erkekler kaslarının gelişmesi gibi bu dönemin getireceği değişiklikleri olumlu karşılamaktadır.

Fiziksel görünüşle ilgili memnuniyetsizlik kızlarda erkeklere kıyasla benlik saygısının düşük olmasıyla daha çok ilişkilidir. Çocuğun doğup büyüdüğü sosyal çevre, kültürel değerlerde önemlidir. Örneğin; kızların ideal ölçülerde olması gibi öğretileri olmayan toplumlarda, bu sosyal çevre depresyona karşı koruyucu olabilir.

Başa çıkma yolları

image
Çocuk ve ergenlerde depresyon tedavi edilebilmektedir ve çocuklar tamamen eski sağlıklarına kavuşabilmektedirler. Çocuklardaki depresyonun saptanabilmesi için anne babaların yukarıda sayılan durumlara karşı uyanık olmaları gerekir. Aynı zamanda çocuklara depresyon ile birlikte gelişebilecek madde bağımlılığı, okuldan atılma, davranış problemleri gibi sorunlar oluşmadan tedavi için bir an önce devreye girilmelidir.

Özellikle çocuğu etkileyen stres etkenleri araştırılmalıdır. Bu stres etkenleri arasında yakın veya arkadaş ölümü, göç, anne baba geçimsizliği, aile içi stres faktörleri, çocuğa yönelik cinsel ve fiziksel istismar, tabii afetler, çocukta bulunan tıbbi bir hastalık, aile üyelerinden herhangi birinde hastalık, anne baba veya aile üyelerinden birinde madde bağımlılığı, ekonomik sorunlar, anne veya babada psikiyatrik bir rahatsızlık sayılabilir.

Ciddi destek ihtiyacı

image

Çocukluk çağı depresyonlarının tedavisinde ilaç ve psikoterapi yaklaşımı gereklidir. Özellikle eşlik edebilecek diğer psikiyatrik durumların ortaya çıkarılması gereklidir. Her türlü tedavide (ilaç tedavisi, psikoterapi vb.) hekim ile güvenli işbirliği tedavinin etkinliğini yakından etkilemektedir.

Çocuğun depresif döneminde ciddi bir psiko-sosyal desteğe ihtiyacı vardır. Öğretmen ve okul ile de görüşülerek okul ve arkadaş ilişkilerindeki değişiklikler değerlendirilmeli, bu konuda öğretmenler ve okul yönetimi yönlendirilmelidir. Bu dönemde özellikle anne babanın rolü çok önemlidir. Çocuğa sakin, şefkatli ve güven sağlayıcı bir şekilde yaklaşılmalıdır. Çocukla açık ve net bir iletişim kurulmalıdır.

Fazla bunaltmadan gözetim altında tutulması yararlı olacaktır. Çocukluk çağı depresyonları çocuğun kişilik ve sosyal gelişimini doğrudan etkileyeceğinden tedavisi çok önemli olmaktadır.

Mustafa Sungur
Klinik Psikolog

sungurm@gmail.com
Kaynaklar:

Amerikan Psikiyatri Derneği (1994) DSM-IV (çev F. Köroğlu) Ankara:Hekimler Yayın Birliği.
Gençtan, E.(1999) Normal Dışı Davranışlar. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Nolen-Hoeksema, S. (2004) Abnormal Psychology. New York: The McGraw-HillCompanies.
Öztürk, O. (1997) Ruh Sağlığı ve Bozuklukları. Ankara: Türk Hekimler Birliği Yayınevi.
Tegin, B. (1988) Depresyonda bilişsel süreçler: Beck modeline göre bir inceleme, Psikoloji dergisi, 6, (21) 116-123.
Tuğrul, C. ve Sayılgan, M. A. (1997) Depresyonla Başaçıkma Yolları. Ankara: Türk Psikologlar Dernegi.

Önceki İçerikTatil, “elektronik oyun” bağımlılığından kurtulmak için fırsat
Sonraki İçerikGebelerde bulantıya karşı zencefil