Annemonline.com ailesine yeni bir yazar daha “merhaba” diyor; Sanat Bağcan Çavdarlı.
İletişim dünyasının yakından tanıdığı bir isim. Ama Annemonline.com’da, çocukların hayata, olaylara bakışını “dobra dobra” aktaracak.
Aramıza “Hoşgeldin” diyerek, ilk yazısıyla sizleri baş başa bırakıyoruz:
Merhaba,
Hayatı aşkla seven ve her insanın kıymetli bir alem olduğuna inanan biri ve anne olarak; çocukların pür ve değerli dünyalarının ne kadar paha biçilemez olduğunu gördüm.
Ağızlarından çıkan her bir sözcüğün bizlere nasıl ip uçları verdiğini; bu verileri takip edersek problem gibi gördüğümüz pek çok konuyu, sorun olmadan doğru ve kolay çözebileceğimizi düşünüyorum. En önemlisi de kırmadan, incitmeden! Bu ve benzeri anne-çocuk iletişimleri hakkında sizlerle bazı hayat derslerimden çıkardığım püf noktalarını paylaşacağım.
Başlığımızın adı “Dobrataj” ve burada karşılıklı çocuk röportajlarımı paylaşacağım. Doğal olarak Dobrataj’ a -Kendisi “olur” dediği müddetçe- kızımla başlayıp, devam edeceğim.
( Aslında biraz tedirginim. Kızımın haklarını düşününce. Ama annelik haklarım da var. En önemlisi kendisinden izin aldım. Malum hiçbir çocuk canı istemeden konuşmaz. Neyse şimdi birden tedirginliğim geçiverdi )
A – Hoş geldin canım.
Ç – Hoş bulduk anne!
A – Nasılsın bakalım?
Ç – Bugün derste ne yaptığımızı hatırlarsam bayağı iyi olacağım…
A – Hangi derste ne yaptığınızı?
Ç – Hatırlamadığım şeyi nasıl hatırlayayım?
A – (Pes! daha başlamadan bana ters köşe yaptı. Ama hızlıdan röportaj tecrübesi için iyi geldi ) Neyse… Olmadık bir zamanda hatırlarsın kızım. Genel olarak günün İyi miydi, değil miydi?
Ç – Süperdi.
A – Süper olacak ne oldu ki?
Ç – Sınavlar güzel geçti.
A – O yüzden keyiflisin yani! ( Annesi olarak pek mutlu oldum ama, çoşkuyu kontrol edip Dobrataj’ a devam ediyoruz haliyle)
Ç – Ayrıca okuldaki dans yarışmasına katılıyoruz arkadaşlarla.
Ç – 4 kişilik grup olarak.
A – Hmm..
Ç –Şu an bir grup kurduk. O grupta şarkıları paylaşıyoruz. Şu olabilir mi? Bu olabilir mi,diye?
Sonrada kareografileri yapacağız.
A – Ne güzel düşünmüşsünüz. Bol bol çalısın.Belki ileride bu grup hakkında da konuşuruz.
Peki… hayal etmeyi sever misin?
Ç – Evet hayaletlere inanırım! (muzip. Babası kılıklı!)
A- İyi espriydi ama hayallerinden bahsetmek ister misin demek istedim?
Ç – Hayal etmeyi çook severim. Mesela her gece ışınlanma, uçma, görünmez olma ve kalkan gücüm olsaydı neler yapabileceğim aklıma gelir.
A – Yatarken bunları mı hayal ediyorsun gerçekten??
Ç – Hı,Hıı! Öyle uyuyabiliyorum.
A – Haydi canımmm. Hiç bilmiyordum bunu!
Ç – Bi’şey değil paylaştığım için.( yine muzip )
A –O güçlerle ne yapacağını anlatır mısın peki?
Ç – Meselaa.. Eğer çok geç yattıysam; sabah 9’a beş kala filan uyanırdım. Kıyafetlerimi filan giyerdim. Elime bir tane sandviç alır, okula ışınlanırdım. Okulda o sandviçi yerdim.
A – Ooo…
Ç – Kalkan gücüm de olsaydı okulda kalırdım bir gece. Ama kalkanımın içinde. Kalkanımın içinde uçarken. böylece hiç pislenmezdim.
A – Hmm…Ee… Kalkanın içinde ışık olacak mıydı, nasıl yani?
Ç – Kalkan karanlık değil, şeffaf bir kalkan. Kimse onu göremeyecek. Bir tek ben göreceğim. Ve o kalkan beni her şeyden koruyacak. Temizlikçi ablalardan.
A – Temizlikçi ablalar mı?
Ç – Habire “orada durmayın yeni temizledik” falan diyorlar.
A – Ayrıca niye okulda kalmak istiyorsun geceleyin?
Ç – Nasıl olur merak ettim.
A – Yalnız kalmayı ihtiyaç mı hissediyorsun bazen? (Çocuk benden sıkıldı galiba, yalnız kalmak mı istiyor nedir??)
Ç – Hayır. ‘Okulda kalmak’ nasıl merak ediyorum.
A – (Oh! Şükür. Sorun ben değil mişim rahatladım… )
Ç – Ama kimse beni görmesin diye; kalkanım ben içinde uçarken görünmez olacak.
A –Kalkan da görünmez olacak.
Ç – Kalkan zaten şeffaf. O hiç görünmeyecek.
A – Nasıl Sen de görünmez olacaksın.
Ç- Tedbirliyim. Kimse beni göremez. Kimse bana zarar veremez. ( kararlı bir şekilde )
A- Vayy!… Başka?
Ç- Okuldan uçarak gitmek.
A- Nereye gitmek ?? ( Çocuğum okulu sevmiyor mu, kaçmak mı istiyor, neden neden neden?, Yoksa kötü bir şey mi oldu? Kafamda binlerce negatifler! )
Ç- Eve.
A- ( İşte beklediğim cevap ve derin bir ‘Oh!’ duygusu ) En çok hayal ettiğin şey bu mu?
Ç- Hayır. En çok hayal ettiğim şeylerden biri bu. Sonrasında seni arayıp; “ Anne camı aç. Ben geliyorum birkaç dakikaya “ demek. Çantamı alıp uçarak evime gitmek…
A- ( Hayaller, mayaller derken, ‘çocuktan bir sürü sübliminal mesaj çıkacak’ diye kaygılanan sıradan bir anneyim ben! Şaşkınlıkla ve sevecen bir şekilde gülerken J içim rahatladı. Kafamın içine hep kötü şeyler doluştuğunu anlayarak yersiz kaygılandığımı ve abarttığımı fark ettim. Sevgi dolu bir dinginlikle sohbete devam ediyoruz)
Ç- …Ve camdan odama girerim.
A- Camdan?! Niye bunu hayal ediyorsun?
Ç- Ee, Zevkli olur! ( gülümseyerek – basit ve net!- )
A- Hmm… ( Uyarılmaya pek hazır zihnimde yine kaygılar beliriyor. Okuldan sıkılıyor da mı; uçarak hemen eve gelmek istiyor acep? )
Ç- Okula ışınlanarak giderim. Yoksa geç kalırım. ( İşte annenin aklına gelmeyen yine basit ve net bir sebep daha! )
A- ( Kaygılar dağıldı. Çünkü yersizmiş, rahatladım. Kızım süper güçleriyle oradan oraya uçarken üşütmesin yeterJ )
Pekii, Büyükler de hayal kurar mı, sence?
Ç- Bence kurar. Niye kurmasınlar?
A- Onların hayalleri nasıl olabilir sence? Onu da hayal ettin mi hiç?
Ç- Onların hayalleri bence; yaptığı her işte başarılı olmak…Mesela ev kadınlarının hayalleri ise; elini böyle şıklattığında evin tüm işi bitmiş olur.
A- Ha, ha, haaa… ( Hoşuma gitti. Çocuğum benim yaptıklarımın farkında. Canıım. Keyiflendim bak şimdi.)
Ç- Bence ev kadınlarının en büyük hayali bu.
A- Süper bişey bu hakikaten, keşkee nerde bizde o sihir. (Beraberce gülüyoruz.)
A- Başka bir şey soracağım şimdi. Büyüklerde beğenmediğin davranışlar neler mesela?
Ç- Bazen çok korumacı oluyorlar.
A- Korumacı ( Şaşırdım!! JSanki tanıdık birini tarif ediyor yahu.)
Ç- Ay, şöyle yapma! Ay, böyle yapma! Şuradan düşersin! Şunu da giy, üşürsün!
A- Ne olur, öyle derlerse?
Ç- “Şunu giy üşürsün” dedikleri zaman, ben o şeyi giyince hep terlemişimdir.
A – Ama başka çocuklar üşüyor olabilir de?
Ç- Ama ben üşümüyorum!
A- Peki, Büyükler niye söylüyor öyle şeyleri?
Ç- İyiliğimiz için. AMA BEN! Yaz sıcağında uzun kolluyla dolaşmam.
A- Peki, ne desin büyükler?
Ç- ( Derin bir nefes alarak ) Yani; benim zararsız olduğunu düşündüğüm isteklerime “ evet “ deyip yanıt verebilirsiniz mesela.
A – ( O sırada kendimi sorguluyorum. Uyarılarım her zaman mantıklı mı; gerekli mi, hayati bir sonucu var mı, bazen kendi haline bıraksam ne kaybederim ? gibi tırlak sorular, yanıtlar…) Pekii. Bazı şeylerin zararsız olabileceğini bilemediğini de düşünmüş olabilir miyiz?
Ç- Hayır! ( Maaşallah çok kararlı.)
A- Pekiii… Şimdi noktalı boşlukları sen doldur, lütfen. “Keşke büyükler………………………………. davransalar.?”
Ç- Keşke büyükler benim istediğim gibi davransalar.
A- Keşke büyükler…………………………………………davranmasalar.
Ç- Keşke büyükler benim istemediğim gibi davranmasalar.
A- Keşke büyükler ……………………………………söylemeseler.
Ç- Keşke büyükler benim istemediğim sözleri söylemeseler.
A- Allah, Allah!.. Biraz kolaya kaçmadın mı böyle? (Anne yüreği işte, çok sabırlı bu fakir.)
Ç- Evet. Kolaya kaçtım! ( Bildiğin şımarık refleksi.)
A- Hmm anlaşıldı… Söyle bakalım çocuk olmak nasıl bir şey canım?
Ç- Çocuk olmak dünyanın en güzel şeyi.
A- Neden? (Çok merak ettim.)
Ç- Çünkü çocuk oluyorsun.
A- Çok güzel bir şey söyledin. Ama bunu biraz…
Ç- (Annesinin sözünü keserek ) Evraklarla ilgilenmiyorsun, işe gidip gelmiyorsun, arkadaşlarınla istediğin zaman eğlenebiliyorsun. Bir de sevimli olduğun için (en sevimli hali ile) annen sana kızamıyor.
A- (Kahkahamı patlatıyorum) İlk aklına gelenler bunlar yani, ha! Çok güzelmiş. Çocuklarla ilgili keşkelerin var mı? “Keşke çocuklar……………………………yapmasalar”
Ç- Keşke çocuklar benim istemediğim şeyleri söylemeseler.
(Aman Allahım yine kısır döngü labirentine girdik! ) Kızım ama…?
Ç- E, kolay oluyor!
A – Peki,peki geçelim, çocuk nedir sence?
Ç- Çocuk çocuktur.
A- Çocukluk nedir?
Ç- Çocuklar insanların sevimli bücürken yaptıkları şeylerdir.
A- Büyükler de çocukluk yapamazlar mı?
Ç- Büyükler bazen her şeye mızmızlanırlarsa, çocukluk yapmış olurlar.
A- (Sevecen bir gülüşüm oldu haliyle) Başka ne yaparlarsa çocukluk yapmış olurlar?
Ç- Kavga ederlerse çocukluk yapmış olurlar.
A- Aa?
Ç- Bize bile öğretmenlerimiz – biz hala çocuğuz. 18 Yaşını geçmedik ama –bazı öğretmenlerimiz şöyle diyor: “ Artık büyüdünüz çocuk değilsiniz. Böyle davranmayın.” E, çocuğuz öğretmenim yani. Çocuğuz nasıl davranmayalım. Tabi o sırada saygıdan bunu söylemiyorum.
A- Sen de haklısın canım benim. ( Kendini kontrol edebilmesine sevindim fakat duygularını bastırmak zorunda kalarak kendini yeterince ifade edememesine içim acıdı. Annelik işte!)
A- Peki büyüklerle ilgili hayallerin var mı?
Ç- (Biraz düşünerek) Hm… ne gibi?
A- Yani nasıl olmalarını istersin? “Benim istediğim gibi olmalarını isterim” diyeceksin herhalde?
Ç- Evet. Benim istediğim gibi olmalarını isterim.
A- (Aynı cevabı aldığım için biraz canım sıkıldı tabi.) Yavrum lütfen bir örnek verir misin ?
Ç- (Tekrar ederek) Benim istediğim gibi olmalarını isterim.
A- Allah, Allah !.. Peki. Büyükler çocuklara nasıl davranıyorlar sence?
Ç- Valla benim ailem gayet iyi davranıyor. Diğerlerinin ailelerini hiç bilmem.
A- Yani sokakta gördüğün ya da arkadaşlarının aileleri dikkatini çekmiyor mu?
Ç- Dikkat etmiyorum. Beni sadece kendi ailem ilgilendiriyor. Arkadaşlarımın ailelerini de seviyorum. Onlar da bana çocuklarıymışım gibi davranıyor.
A- Hm… Sen büyüyünce ne olmak istiyorsun?
Ç- Birkaç şey olmak istiyorum.
A- Söyler misin, lütfen?
Ç- Moda tasarımcısı, mucit, manken, dansçı. Hayır; manken değil, dansçı. Moda tasarımcısı, mucit, dansçı. Bir şey daha vardı. Ha… Bir de kimyager olmak istiyorum!
A- Bunların hepsi olabilir misin, sence?
Ç- Olabilirim. (Zamanın acımasız çarklarından habersiz ama kendinden de emin.) Akşamları dansçı olurum. Sabahın erken vakitlerinde mucit ve kimyager olurum. Geri kalan zamanımda da moda tasarımcısı olurum. Bir sürü elbise tasarlarım.
A- Geleceğin bayağı hareketli geçecek yavrum kolay gelsin. Peki, genel olarak yaşıtların çocuklar hakkında ne düşünüyorsun?
Ç- Bazı ülkelerde çocuklar cidden çok hor görülüyor. O yüzden onların zor durumda olduğunu düşünüyorum.
A- Nasıl hor görülüyorlar sence?
Ç- Çocukları istismar ediyorlar. Şiddet uyguluyorlar. Onları eve hapsediyorlar. Evden çıkarmıyorlar. Ev işi yaptırıyorlar. Dilencilik yaptırıyorlar.
A- Niye böyle davranıyor büyükler sence?
Ç- Valla hiç bilmiyorum. Benim çevremdekiler bana iyi davrandığı için niye başkalarının çocuklarına böyle davrandığını bilmiyorum. Özellikle Suriye ve İran’dakiler. Çocuklara niye böyle yapıyorlar hiç bilmiyorum.
A- Düşündün mü hiç?
Ç- Düşününce ağlayasım geliyor. O yüzden asla düşünmüyorum.
A- Anladım. Önemli bir şey bu.
A- Kimin yerine olmak isterdin?
Ç- Ünlü olarak mı?
A- Fark etmez.
Ç- (Biraz düşündükten sonra) Şarkıcı olan Anna Maria ‘ nın yerine geçmek isterdim.
A- Aa… neden?
Ç- Şarkılarını seviyorum.
A- Hangi şarkıları var?
Ç- Bayağı şarkıları var. Ama benim sevdiğim iki şarkısı var. Biri ‘Friends’, biri ‘Two Tousand’
A- (Biraz düşünür .Ne soracağını bilemez.) Sözlerini anlıyor musun?
Ç- Bazılarını.
A- Peki bu ilk Dobrataj’ dan diğer çocuklara ne söylemek isterdin?
Ç- Ben zaten çocuğum.
A – Olsun yine de deneyebilirsin? Dobrataj’ın burasına bir mesaj koymak istiyorum o yüzden. Lütfen!!!
Ç- Bir cümle kurardım. Devamını getirmezdim. “ Eğer uzun süre oturduktan sonra, aklına bir şey gelip, evin farklı bir odasına geçerseniz; ama sonra oraya niye gittiğinizi unutup tekrar odaya geri gelip; sonra hatırlayıp geri gitmeye çok üşeniyorsanız bendensiniz J “ derdim.
A- ( Bir kahkaha patlattım vallahi! ) Peki. Büyüklere ne dersin?
Ç- SİZ DE KÜÇÜKKEN BÖYLEYDİNİZ !
Teşekkurler çocuğum; bu sohbeti kabul ettiğin ve tüm içtenliğinle yanıtladığın için.
Bir sonraki Dobrataj’ımızda görüşmek üzere…